Müzik Terimleri Sözlüğü T-X Arası

T HARFİ

TANGO: Ritmi Habanera'ya benzeyen (noktalı ritm) fakat daha çabuk tempoda dans. İspanyol-Amerikan kaynaklıdır. Meksika'dan çıktığı sanılır. Arjantin'de çok yaygındır.

TARANTELLA - Çabuk tempolu bir Napoli dansı.

TARDANDO - (İtal.) Yavaş anlamına gelmektedir.

TARTİNİ, Guiseppe - (1692-1770) Besteci ve kemancı. Corelli ile İtalyan keman okulunun ilk ve en büyüklerindendir. Kemanın bütün güçlüklerini yenmiş ve yüksek virtuozitesi ile zamanında herkesi hayran bırakmıştır. Öğrenimine 1709 yılında on yedi yaşındayken başlamış, teoloji, hukuk ve edebiyat öğrenmiştir. Bir yandan da müzik bilgisini ilerletmiştir, ilk öğretmeni Czernohorski`dir. 1721`de St. Antonio kilisesinde kemancı ve orkestra şefi olmuştur. 1723-1725 yılları arasında Prag`da kalmıştır. 1728`de tekrar Padua`ya dönmüş ve ünlü keman okulunu kurmuştur. Aynı zamanda müzik teorisine ait yazılar yazmıştır. Pittio Nardini gibi bir kemancıya öğretmenlik yapmış ve bu büyük ustayı yetiştirmiştir. Tartini, besteci olarak 125 keman konçertosu, 150 solo keman sonatı, 50 trio sonatı bırakmıştır. "Şeytan Trili" sonatı en güç ve ünlü eserlerinden biridir ve keman virtuozitesini gösterir.

TELEMANN, Georg Philipp - (1681-1767) Besteci. Almanya`da Magdeburg şehrinde doğdu. Müzik öğretimine kendi çalışması ile başlamış, önce keman, flüt ve gitar öğrenmiştir. Ayrıca Haldesheim kilisesine kapellmeister olmuş, Hanover`e oradan da Leipzig`e gitmiştir. Bach`dan önce Leipzig`deki müzik hayatının en başta gelen kişiliği olmuştur. Bu şehirde bir kilisede orgçuluk yapmıştır. Bundan sonra Sorau, Eisenach ve Frankfurt`ta çalışmış, son defa Hamburg`da müzik yönetmeni olmuş ve orada ölmüştür. Alman operasının ustalarından olan Telemann, aynı zamanda çalgısal müzik eserleri de vermiştir. Alman müziğinin bu büyük sanatçısı, Leipzig için 21, Hamburg için 35 opera yazmış, 600 kadar uvertür, oda müziği eserleri, konçertolar ve piyano eserleri bestelemiş, ayrıca 700 kadar arya bırakmıştır.

TEMA: Bir bestede başlıca müzikal fikir yada konu. İlk çok ses yazısında, üzerine kontrapuntanın kurulduğu "cantus firmus".

TEMPO: Müzikte sesin süresi üzerine kurulmuş, ses hareketlerinin süre ve hızlarını ölçmeye yarayan sistemlerin temeli.

TENOR - (Lat. Tenere - Tutmak) En ince erkek sesi. Müzikli sahne eserlerinde tenor sesi genellikle birinci partiyi seslendirir. Operalarda erkek ses yıldızlarına aynı ad verilir.

TETRAZZINI, Louisa - (1871-1940) Koloratur soprano, İtalya`da Floransa şehrinde doğmuştur. Geçen yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyıl başlannda en tanınmış opera yıldızlarından biriydi. "Afrikalı Kadın" operası ile tanınmış ve özellikle italyan ve Fransız operalarında büyük başarı göstermiştir. Tetrazzini bir süre Amerika`da kalmış sonra ülkesine dönerek Roma`da yerleşmiş, ömrünün sonunu dünyanın en tanınmış opera merkezi Milano şehrinde geçirmiş, 1940 yılında ölmüştür.

THEMA (Tema) - Bir müzik eserinde esas müziksel düşünceyi ve ifadeyi aktaran melodi.

THOMAS, Ambroise- (1811-1896) Fransa`da Metz şehrinde doğdu. Paris Konservatuvarınm öğrencisidir. Bu okulda Kalkbrenner ve Lesueur gibi değerli öğretmenler yanında öğrenim görmüş, 1829`da piyano, 1830`da armoni ödüllerini kazanmış, yine aynı yıl "La Double Echelle" adlı komik operası ve "Hermann et Ketty" adlı kantatı ile büyük Roma ödülünü kazanarak İtalya`ya gönderilmiştir. Burada Roma, Napoli, Bolonya, Venedik ve Trieste konservatuvarlannda öğrenimine devam etmiş, 1836`da memleketine dönerek yazdığı bazı operaları sahnelemiştir. 1846`da "Betty" adlı bir bale yazmış, 1849`da "Le Cald" adlı operası ile büyük bir ün yapmıştır. Sonra beş sahne eseri daha yazmışsa da bunlardan yalnız ikisi "Raymond" (1851) ve "Le Carneval de Venise" (1857) adlıları beğenilmiştir. Fakat Thomas`ın adını asıl dünyaya yayan eseri konusunu Goethe`nin "Wilhelm Meister" adlı nuvelinden alarak bestelediği "Mi-gnon" olmuştur. Eser ilk defa 1866`da Paris`te Opera Comique>de oynanmış, büyük bir başarı kazanmıştır. Fransız ruhuna uygun bir şekilde duygusal ve şiirsel elemanlarla bezenmiş olan eser çok kez sahnelenmiştir.Thomas`a "Legion d`Honeur" nişanı verilmiş ve Akademi üyeliğine tayin edilmiştir. Son eseri "François de Rimini" (1882) adlı bir opera olmuş, Paris`te ölmüştür.

TOCCATO: Sözcük anlamı "dokunmak için" parça. Klavye müziğinde (org, klavsen) verilen ilk adlarından biri. Kuzeyli orgçular ve Bach fuga yazısında "toccata"larda geniş yer vermişlerdir.Özellikle orgla seslendirilen ve doğaçlama esası üzerine yazılmış bir müziksel biçim.Füge benzer. Eski bestecilerden özellikle Frescobaldi ve Bachorg için çok güzel tokkata eserler bırakmışlardır.

TONALİTE: Bir bestede yada bir beste bölümünde bütün nota ve akorların, bir "çıkış noktası" durumundaki notayla ilgilerini düzenleyen sistemlerin bütünü. Tonalite, kendi başına, müzik yaratıcılığında bir amaç değil, fakat araçlardan yalnız biridir.

TORELLI, Giuseppe - (1650-1708) italyan kemancı ve bestecisi. Uzun yıllar Almanya`da yaşamış, Viyana ve Ansbach`da saray müzikçiliklerinde bulunmuştur. Trio sonatları, senfonileri, solo konçertoları ve sonatları döneminin en parlak örnekleridir.

TOSCANİNİ, Arturo-Orkestra şefi. Parma`da (İtalya) doğdu (1897). Dokuz yaşındayken doğduğu şehrin konservatuvarmda müzik öğrenimine başlamış, on sekiz yaşında iyi bir viyolonselci olarak orkestra yönetim eğitimi almıştır. 1886 yılında Rio de Janeiro`da opera orkestrasında viyolonselci olarak çalışırken opera yönetimi ile orkestra şefinin anlaşmazlığı yüzünden şefin sehpayı terketmesi üzerine onun yerini almış ve o gece ilk defa olarak bir eseri, Verdi`nin "Aida" operasını başarıyla yönetmiştir. ,İtalya`ya dönerek Torino ve Milano`da operalar yönetmişir. L892`de "Palyaço", 1896`da "La Bohem" operalarının ilk sahnelenmesinde orkestra şefliği yapmıştır. Ayrıca Verdi`nin "Stabat Mater" ve "Te Deum"unu ilk kez seslendirtmiştir. Özellikle Wagner`I İtalya`da tanıtmak istemiş, 1895`de "Die Götterdaemmerung"u, 1898`de Milano`da Scala operasında "Die Meistersinger"i oynatmıştır. 1908`de New York Metropolitan Operası orkestrası şefliğini kabul etti. Ve orada ilk defa "Aida" operasını oynattı. 1915`de tekrar İtalya`ya döndü. 1921`de bir orkestra ile Amerika turnesi yaptı. Aynı yıl Scala Operası orkestrası şefi oldu ve burada Boito`nun "Nerone" (1924), Puccini`nin "Turandot" (1926) operalarının ilk sunularını yönetti. 1926-1930 yılları arasında New York Filarmoni Orkestrası konserlerini aynı adı taşıyan orkestraya çaldırdı. 1930`da Bayreuth`da Wagner festivalini yönetti. 1933`de aynı festival için tekrar çağnldıysa da kabul etmedi. 1938`de Salzburg`da Ivlozart festivallerini yönetti. 1939`da tekrar Amerika`ya dönerek N. B. C. senfoni orkestrasını oluşturdu. 1946 yılına kadar orada kalan sanatçı sonra vatanına dönmüştür. Toscanini özellikle opera eserlerinin seslendirlmesinde önemli bir şeftir. Modern bestecileri tanıtmaya çalışmış ve bu eserleri başanyla yönetmiştir.

TRANQUİLLO: Sakin, rahat.

TREMOLO: Bir nota yada bir akorun çok hızlı olarak tekrarı.

TRİL: Bir notanın bir üstteki notayla çok hızlı olarak sıralanması.
TRİO - Üç çalgı üzerine yazılmış bir müzik eseri türüdür. İçerdiği çalgılra göre isimlendirilir. Yaylı sazlar triosu, piyanolu trio gibi.

TROPPO - (İtal.) Çok anlamına gelir.

TROUBADOURS (Trubadur) - Ortaçağda Onbirinci ve Ondördüncü Yüzyıllar arasında Fransa`da yaşamış gezgin şarkıcılar. Trubadurlar, jongleurs denilen çalgıcıların eşliğinde dolaşırlardı. Özellikle epik şarkılar, pastoreller, jeux-parties denilen savaş şarkıları, "estampies, bir kısım danslara ait şarkılar, balladlar, rondolar söylerlerdi. İspanya ve güney Fransa`dakiler daha çok Arapların etkisinde kalmışlardır. Söyledikleri şarkılarda oryantal bir etki görülür. Kilise müziği ile kilise dışı müziğin birarada kullanımı ve kaynaşımı sürecinde etkili oldukları söylenebilir.

TUTTI - (İtal.) Hep beraber anlamına gelir. Konçerto ve koro eserlerinde solonun eşliğinde bulunan çalgı ve seslerin hepsine verilen isimdir. Tutti ifadesinin görüldüğü partisyonda orkestranın hep beraber çalacağı anlaşılır.

U HARFİ
UVERTÜR: Müzikli sahne yapıtlarının, süit ve senfonilerin başındaki açılış, giriş müziği. İtalya'da Alessandro Scarlatti, Fransa'da da Jean-Baptiste Lully uvertürü üç bölümlü olarak kesinleştirmişler, böylece klasik senfoni biçiminin temelini atmışlardır.

UMORİSTİCO: Şakacı, esprili.

UNA CORDA: Tek tel. Piyanoda özel bir pedala basılarak çekiçlerin üç yerine bir tele vurmasını sağlayarak özel bir ses rengi elde edilmesi. Normale dönüş "tre corde" komutuyla belirtilir.

UNCA: Çengel. Notaların değerini gösteren çengel.

UNGHERESE, HONGROİSE: Macar tarzında.

UNİSONO, UNİSSON: Tek sesli, aynı seste.

UNİTONAL: Tek tonlu.

UNNO, NATİONALE: Ulusal.

UOMO: Erkek adam. Başroldeki erkek şarkıcı.

ÜÇGEN (Fran., İng. Triangle): Titreşimi sağlamak amacıyla üçgen biçiminde bükülmüş maden çubuktan yapılma, belirli bir nota yüksekliği vermeyen vurma çalgısı.

V HARFİ
VALS - Üç vuruşlu bir dans ; bu dansın ritmine de bu ad verilir.

VARYASYON (çeşitleme) - Bir tema veya kısa bir melodiyi bir takım yeni katkılarla bestelemeye veya seslendirmeye denir. Bu katkılar; ritmik, melodik, armonik yöndedir. Eski varyasyon şekillerinden en önemlileri kanon ve fügdür. Barok müziğinde özellikle önemli rol oynamıştır. Baso ostinato denilen devamlı bas partisi şakon ve pasakagliya varyasyonları yapılırdı. Önemli müzik sanatlarından biridir. Kompozisyon uygulamalarında başlıbaşma bir yer tutar. Sonat, konçerto ve senfonilerde önemli rol oynar ve çok kullanılır.

VERDİ, Guiseppe - (1813-1900) Besteci. İtalya`da Le Roncole kasabasında doğdu. Geçen yüzyılın büyük italyan operalarınınönemli isimlerinden biridir. Verdi, sahne müziğine birçok yenilikler getirmiştir. Bir köy otelcisinin oğlu olarak doğmuştur. Çok küçük yaşta müziğe başlamış ve ilk bilgilerini doğduğu kasabanın okulundan almıştır. Ayrıca Milano`ya gönderilmiş, La S çala operasının orkestra şefi Vincenzo Lavigna yanında öğrenime devam etmiştir. Çünkü Milano Konservatuvarı kendisinde gelecek görmediği için okula kabul edilmemişti. Milano`daki dört yıllık ilk ikameti sırasında iki senfoni ve bir kantat yazmıştır. Ayrıca ülkesine dönmüş ve burada dört yıl orkestra şefliği yapmıştır. 1836`da Antonio Barezzi adlı bir adamın kızıyla evlenmiş ve tekrar Milano`ya gitmiştir. Burada opera yazmaya başlamış, bu arada oynanan ikinci eseri "Il Finti Stanislao" büyük bir başarısızlığa uğramış tır. Daha sonra sürekli başanlı eserlere imza atmaya başladı. Verdi 1850`den sonra çok sayıda opera yazdı. Hepsi birer müzik anıtı olan bu eserler italya`da oynanır oynanmaz bütün Avrupa`ya yayıldı. 1871`de Kahire için en büyük eseri "Aida". operasını besteledi ve yüz bin frank aldı. Bundan sonra bir süre opera türünü terketti ve büyük şair Manzoni`nin anısına ünlü "Manzoni Requiem"ini yazdı. 1887`de tekrar operaya döndü, son iki operası "Othello" ve "Falstaff`I verdi. Seksen sekiz yaşındayken Milano`da öldü. Verdi`nin eserlerinin en güzel örneklerini şunlar oluşturur: "I Vespri Siciliani" (1855), "Simon Boccanegra" (1857), "La Forza del Destino" (1862), "Don Carlos" (1867) ve "Aida" (1871). Sonuncu eser bir tarihsel konuyu, lirik, romantik ve melodik unsurlan ile özellikle Verdi sanatının en yüksek noktasını ifade eder.
 Verdi bu eserlerden sonra çalgısal müzik denemeleri de yapmıştır. Bu arada bir yaylı kuarteti ve şair Manzoni`nin anısına bir requiem bestelemiştir. Altmış yaşından sonra arkadaşı besteci ve metin şairi Boito`nun ısrarları üzerine tekrar opera türüne dönmüştür. Baito onun için iki opera metni yazmıştır: Bunlardan birincisi Shakespeare`in "Othello"su olup 1887 yılında ilk defa La Scala`da sahnelenmiştir. Diğeri yine büyük İngiliz şairinin "Windsor`un Şen Kadınları" adlı eseridir ki bunu Verdi seksen yaşındayken bestelemiş, eser 1893`de oynanmıştır. "FalstafF, onun son eseri olup nefis bir komik operadır. Her iki eserin dramatik unsurlarında mistik olmayan Wagner etkisi göze çarpar. Buna karşın bu eserler yine tipik italyan müziği ile bezenmişlerdir. Verdi operalan, opera repertuvarlanmn en sevilen eserleridir.
VİBRAFON: Maden çubukların üstüne tokmakla vurularak çalınan, her bir çubuğun altında bulunan borunun içindeki havanın, elektronik araçla titreştirilmesiyle elde edilen tınıya sahip çalgı.

VIBRATO - Çalgı ve ses müziğinde bir tür sunuş. Yaylı çalgılarda, titrek karakterli bir ses elde etmek için yapılır.

VIOTTI, Giovanni Battista - (1753-1824) Viyolonselci ve besteci. Fontaneto`da doğan çok ünlü İtalyan viyolonselcisi. Gaetano Pugnani`nin öğrencisidir. Uzun bir öğrenim döneminden sonra gezgin virtüöz olarak başlıca İtalyan şehirlerini dolaşmıştır. Duc de Loubise`nin orkestra şefliğini yapmış, Paris`te uzun süre Feydeau tiyatrosunu yönetmiştir. 1788`de aynı şehirde bir İtalyan operası kurmuştur. Bu opera, ihtilal zamanında kapanmışsa da aynca tekrar açılmıştır. Viotti ayrıca Londra`ya gitmiş, orada Haydn ile tanışmıştır. Bir süre de Londra`daki İtalyan operasını idare eden Viotti, bir ara tekrar Paris`e dönmüş son Londra seyahatinden sonra burada ölmüştür. Eski İtalyan keman okulunun en büyük ustasıdır. 29 keman konçertosu, 21 yaylı sazlar triosu, 51 keman düeti bırakmıştır. Eserleri bugün keman konserleri repertuvarına girmektedirler. Viotti öğretmen olarak da Fransız keman okulunun en tanınmış iki yetiştirmiştir. Pierre François ve Pierre Rode.

VITALI. Giovanni Battista - ( 1644-1692) Viyoloniselci ve İtalyan barok döneminin en iyi sonat bestecilerinden biridir.
VİRGİNAL: Diz üstüne yerleştirilip çalınan küçük klavsen.

VİRTUOZ: Yorumunda teknik ustalığın üstün katına erişmiş kişiler için kullanılan terim.

VIVACE-(İtal.) Canlı.
VIVALDI, Antonio - Barok müziğin önemli isimlerinden biridir. J.S. Bach`ta çok popüler bir isimdir ancak barok dönemin simge ismidir. Antonio Vivaldi ondan farklı olarak barok müziği hiç sevmeyen kişiler tarafından bile yoğun beğeniyle karşılanmış bir besteci ve keman sanatçısıdır. Bazı insanlar için Vivaldi denince akan sular durur, bazıları ise kendini sürekli bir tartışmanın içinde bulur. Bu genellikle klasik batı müziğiyle ilgilenen ve ilgilenmeyen kişileri ortaya çıkarır. Klasik batı müziğiyle yakından ilgilenen, bu konuda entellektüel bir birikime sahip kişiler genelde Vivaldi`ye tapınmazlar. Bu diğer "her türü dinleyen" insanların tarzıdır. Bu tapınmamanın ve tartışmanın ana nedeni Vivaldi`nin her eserinin birbirinin kopyası olacak kadar yakın benzerlikler göstermesidir. Bu tabi ki "Adamın kendine has stili var. Kendi müziğini yaratmış" diyenler kadar "Çünkü başka bir şey becerememiş" diyenleri de haklı çıkaracak bir tartışmadır ve durulacak gibi görünmemektedir.
 11 Haziran 1669`da Venedik/İtalya`da doğan Vivaldi, tüm bu tartışmalara rağmen en eğlenceli ve dinlemesi hoş müzikleri yaratan bestecilerin başında gelir. Vivaldi`nin müziği önyargısız ilk defa dinlendiği zaman tüm zamanların en güzel müziği gibi gelebilir.
 Antonio Vivaldi, 38 yaşında Hesse Darkstadt Kontu`nun yanında besteci ve keman sanatçısı olarak çalışmış, bu görevi 1713 yılma kadar sürdürmüştür. Bir sene sonra da Venedik`te bir kız yetim okulunun (Ospedale della Pieta) koro ve orkestra yöneticiliğine getirilmiş, bu okulla birlikte Avrupa`nın pek çok yerinde konser vermiştir. Burada çalıştığı süre içinde eserlerinin bir çoğunu bu koro ve orkestra için yaratmıştır. 1725 yılından sonra tek başına konserler vermeye, konçertolar yazmaya başlamış ve Avrupa çapında büyük ün sahibi olmuştur.
 Antonio Vivaldi`nin hemen tüm yaratıları keman konçertosu biçimindedir. Müzik tarihinin ilk konçertolarının yazıldığı döneme denk düşer, hatta konçerto eserlerin yaratıcısı olarak kabul edilir. Bu yüzden Konçertonun Babası diye anılır. Ancak, Vivaldi herkesin zannettiği gibi sadece keman ve orkestra eserleri yazmamıştır. Kemanın yanısıra flüt, obua, fagot gibi çalgılar için yazdığı birçok konçerto ve konçerto grosso`nun yanısıra, birçok sahne kantatı ve bilinen 38 opera eseri vardır.
 Vivaldi, kazandığı ünü yaklaşık 10 yıl sonra kaybetmiş ve 23 Temmuz 1741 ve Viyana/Avusturya`da yoksulluk içinde ölmüştür. Yarattığı birçok unutulmaz eserin içinde en bilinen ve halen popüler olan eseri Le Quatro Stagioni deü`Anno`dm. Bu yapıtın Türkçe adı Dört Mevsim`dir. 4 ayrı konçerto eserinin toplanmasından oluşmuş bu büyüleyici eser, müzikalite ve virtüözitenin bir arada sergilediği büyük uyumla mükemmel bir müzik eserinin nasıl olması gerektiği konusunda ders verir niteliktedir.
VOCE: Ses. (Mezza Voce: Yarım ses), (Sotto Voce: hafif ses)

VOCE - (İtal.) Ses. Mezza voce - Yarım sesle. Sotto voce - Hafif sesle.

VOKALMÜZIK - İnsan sesi için müzik. Şarkı, opera, oratoryo (Messe, motette, kantat, passion) gibi kilise müzik eserleri bu türün uygulamaları arasındadır.

VOLKMANN, Robert - (1815-1883) Lommatzsch`da doğmuş, Freidberger ve Leipzig`de Becker yanında öğrenim görmüştür. Prag ve Viyana`da öğretmenliklerde bulunmuş, Budapeşte`de Akademi`ye profesör olmuştur. Başlıca eserleri: 2 senfoni, yaylı çalgılar orkestrası için 2 serenat, "Bayram" uvertürü, oda müziği eserleri. Volkmann özlü ve akıllıca işlenmiş eserleriyle döneminin önemli bestecilerden biri olarak kabul edilmiştir.

VOLKSMUSIK - (Alm.) Halk müziği

VORSPİEL: Müzikli oyunlarda yapıtın başlamasından önce çalınan orkestra parçası.

W HARFİ
WAGNER, Richard - (1813-1883)Besteci. Leipzig`de doğdu. Ailesinin özellikleri yüzünden sahne ve müzik dünyası içinde yetişti. 13 yaşlarında müzik teorisi ve kompozisyon dersi almaya başladı ve çok geçmeden "Düğün" isimli bir opera denemesi yazdı. Ayrıca bir piyano sonatı, bir dörtlü ve bir uvertür, Goethe`nin "Faust"una yedi kompozisyon ve bir senfoni "Do majör" (1833) yazdı. Bunlardan sonra ilk güçlü operası "Die Feen - (Periler) "i yazdı. Eser tam romantizmin etkisindeydi. Bundan sonra "Aşk Yasağı ? Noviza di Palermo" adlı operası Magdeburg tiyatrosunda oynandı ve kötü karşılanması tiyatro orkestrası şefliğinden atılmasına gerekçe oldu. Yine Riga`da saray orkestrası şefliğinden başkaldırmakla suçlanarak atıldı ve ceza gördü. Wagner bu tarihten sonra karısı ile Paris`e kaçtı. Burada büyük bir sefaletle karşılaştı. Edebi çalışmalar yazıyor ve geçimini onlarla yapabiliyordu. Paris`te "Rienzi" operasını ve ülkesine genel af üzerine dönüşünde de "Der Fliegende Hollander - Uçan Hollandalıyı yazdı. Opera şairliğine bu eserle başlamıştır. 1842-1849 yılları arasında Dresden saray orkestrası şefliğini yaptı. Bu yıllar içinde Beethoven`in dokuzuncu senfonisini uzun mücadeleler sonunda çaldırmayı başardı ve bu eseri gün ışığına çıkardı. 1848-1849 yılları arasında Almanya`da siyasi akımlara katıldı ve bu gerekçe üzerine karşılaştıkları yüzünden isviçre`ye kaçtı. Burada Zürih şehrinde yerleşerek ünlü yazılarını, "Sanat ve Devrim", "Geleceğin Sanat Eseri", "Sanat ve İklim", "Opera ve Dram"! yazdı.
 Zürih`de en yakın arkadaşı Otto Wesendonck`un evinde karısı Minna ile dört yıl kaldılar. Bu zaman zarfında arkadaşının karısı Mathilde Wesendonck ile büyük bir aşk hayatı yaşadı. Sonra tekrar vatanına döndü. Bu dönüşünün ardından büyük dahi için çok güç bir hayat başladı. Büyük para sıkıntısı içindeydi. 1861`de Viyana`ya giderek "Lohengrin"i oynattı. 1864`te Stuttgart`ta sefalet içindeyken Bavyera Kralı genç İkinci Ludwig`in gönderdiği bir adam kendisini Münih`e davet etti. Artık sıkıntıdan kurtulmuştu. Wagner hayranı kral besteciye istediği yardımı yapıyordu. Bu nedenle sanat projelerim gerçekleştirmek olanağı buldu. Saray tiyatrosunda arkadaşı Hans von Bülow ile kendi eserlerini denetliyorlar, beraberce düzeltme yapıyorlardı. 1865`te Münih`te Saraya Tiyatrosunda oynanan "Tristan und Isolde" büyük bir başarı kazandı. 1866`da "Meistersinger von Nümberg", 1869`da "Rheingold", 1870`de "Walküre" bu büyük zaferi sürdürdüler. Son iki operayı meşhur orkestra şefi Franz Wüllner yönetti. Çünkü bu arada orkestra şefi Hans von Bülow`un karı&ı ve Franz Liszt`in kızı Cosima ile Wagner evlenmişlerdi. 1872`de Bayreuth şehrinde fastival gösterimleri için bir tiyatro binasının, Wagner`in bu en büyük projesinin temelleri atıldı. Binanın resmi açılışı, Beethoven`in Wagner tarafından yönetilen "Dokuzuncu" senfonisi ile yapıldı. 13 ve 16 Ağustos 1876`da ilk gösterimlerinde "Der Ring deş Nibelungen" tam olarak Hans Richter`in yönetimi altında temsil edildi. Hayatının en büyük rüyası gerçekleşmişti. Dramatik alanda düşünce ve beklentilerini son eseri "Parsifal" ile gösterdi. Eserin ilk gösteriminden sonra altı ay yaşadı. Yetmiş yaşında Venedik`te bir kalp krizi sonucu öldü. Ölümünden beş gün sonra Bayreuth`da "Wahnfried" adlı evinin bahçesine gömüldü.

WALTER, Bruno - Orkestra şefi. Berlin`de doğdu (1876) . 1901-1912 yılları arasında Viyana`da saray orkestrasını yönetmiş, 1913`te Felix Mottl`un yerine Münih Müzik Akademisine profesör olmuştur. Bir süre Berlin Filarmonik Orkestrasını, 1929-1933 yılları arasında da Leipzig Gewandhaus konserlerini yönetmiştir. Bu arada Salzburg festivallerinde bulunmuş, yine Paris, Londra ve Amsterdam`da konuk orkestra şefi olarak konserler vermiştir. 1923 yılında bir süre için Amerika`ya gitmiştir. 1933 yılında Almanya`dan çıkarılmış, Avusturya`ya gelmiş, 1938`de ikinci defa Amerika`ya giderek orada yerleşmiştir.

WEBER, Cari Maria von - (1786-1826) Geçen yüzyıl Alman operasının en büyük isimlerinden biridir. Avusturyalı soylu bir aileden geşmektedir. Weber ailesi içinden birçok amatör ve profesyonel besteci yetişmiştir. Babası Franz Anton Weber ,oğlunu önceleri Mozart gibi bir harika çocuk olarak yetiştirmek istemiş, ne var ki küçük Weber`de müziğe karşı büyük bir ilgisizlik bulunması yüzünden bunu gerçekleştirememiştir. Buna karşın Salzburg`da Michaeİ Haydn, Münih`te von Valesi ve Kalcher`den dersler aldı ve son olarak Abbe Vogler yanında daha iki yıl çalışarak öğrenimini tamamladı. Bundan sonra "Aşkın ve Şarabın Kudreti" adlı bir opera ve 1800`de sunumu gerçekleşen "Dilsiz Orman Kızı" adlı diğer bir opera besteledi. Ayrıca ilk gençlik çağlarında "Peter Schmoll ve Komşuları" adlı diğer bir opera ile "lied"ler, piyano ve koro parçaları yazdı. Bundan sonra Brelau şehrinde kısa bir süre müzik direktörlüğü yaptı ve bu sırada "Rübezahl" adlı operasını da temsil ettirdi. Ayrıca Krlsruhe sarayında Prens Eugen ve Stuttgart sarayında Prens Ludwig`in müzik direktörlüğünü yaptı. Bu süre içinde iki senfoni, konçertolar ve "Silvana" adlı bir opera daha yazdı. Bundan sonra Almanya ve isveç`te konserler verdi, 1813-1816 yıllan arasında Prag operası orkestrasını yönetti. Bu zamanda yazdığı en önemli sahne eseri "Abu Hasan"dır. Ayrıca şair Körner`in şiirlerini, bir piyano, bir fagot konçertosu, "Savaş ve Zafer" adlı bir kantat, klarnetli kentet ve piyano sonatları besteledi. 1816`da Dresden SarayOrkestrası şefi oldu. Burada on yıl kaldı. 1821 yılında Berlin`de Yeni Tiyatro binasında en büyük eseri olan "Freischütz" operası oynandı. İki yıl sonra Viyana`da "Euryanthe", 1826`da Londra`da "Oberon" sunuldu.
 Besteci,ayrılmasından sonra vatanına hiç dönememiştir. Ölümünden on sekiz yıl sonra cenazesinin Londra`dan getirtilerek Dresden`de gömülmesi, ölümünden 18 yıl sonra bunu yaptırtan Wagner yüzündendir.

WOLF, Hugo- (1860-1903) Avusturya`da 1860`da doğdu. Schubert, Schumann ve Brahms`dan sonra Alman "lied"inin büyük ustalanndan birisi olan Wolf, ilk müzik eğitimini babasından almıştır. On beş yaşında Viyana Konservatuvanna girmiş, sonradan okuldan ayrılarak kendikendini geliştirmiştir. 1884-1887 yılları arasında "Salonblatt" adlı bir dergiye müzik eleştirileri yazmış ve ilk "lied"lerini vermiştir. Ibsen`in "Fest auf Solhaag" adlı eserme müzik, "İtalyan Serenadı" ve "Ateş Süiti" adlı orkestra eserlerini, 1883`de "Penthesilea" senfonik şiirini yazmış, 1896`daenönemli eseri "Der Corregidor" adlı operası Mannheim`da oynanmıştır Bir yandan "lied"lerini yazmaya devam eden besteci ağır bir sinir hastalığına tutulmuş,genç yaşta ölmüştür.Wolf, büyük Alman şairlerinin şiirlerini güzel ve lirik bir üslupla bestelemiştir. En tanınmış çalışmaları şunlardır: "Mörike Lieder", "Goethe Gesenge", Eichendorff tan yirmi "lied", "Spanisches Liederbuch", "Keller Lieder". Yaklaşık iki yüz yirmi"lied"i vardır.
X HARFİ
XYLOPHON (Ksilofon) - Farklı sesler çıkaran değişik boyda tahtalara demir çubuklar vurularak çalınan bir çalgı.


Ekleyen : notbak.com