Söz Sanatları (Anlamla İlgili Sanatlar)

 ANLAMLA İLGİLİ SANATLAR
 
1. TENASÜP (UYUM, UYGUNLUK)
Anlamca birbirine uygun, birbiriyle ilişkili sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır. Divan edebiyatında sıkça, Halk edebiyatında da seyrek başvurulan bir söz sanatıdır.
 
Örnek:
Yine bahar geldi, bülbül sesinden
Sada verip seslendi mi yaylalar
Çevre yanın lale sümbül bürümüş
Gelin olup süslendin mi yaylalar
 
Bu dörtlükte kullanılan "bülbül, sada seslenme", "bahar, bülbül, lale, sümbül" "gelin olma süslenme" sözcükleri anlamca birbiriyle ilgili olduğundan tenasüp sanatı yapılmıştır.
 
2. TEVRİYE (ÇİFT GERÇEK ANLAMLILIK)
Bir sözcüğün bir beyitte, bir cümlede, birden çok gerçek anlamı sezdirecek biçimde ve yakın anlamdan çok uzak anlamı kastedilerek kullanılmasıdır. Bir başka deyişle sesteş sözcüklerin birden çok anlamıyla kullanılmasına "tevriye" denir.
 
Örnek:
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül
Bu dizede geçen "el" sözcüğü hem "organ adı" hem de "kalıcı kalan" anlamında kullanıldığı için tevriyelidir.
 
Tevriyede de kimi zaman sözcüğün yakın anlamı söylenip uzak anlamı da anlatılabilir.
 
3. TECAHÜL-İ ARİF (BİLMEZDEN GELME)
Bilinen bir gerçeği, bir nükteye, (espri, ince anlamlı şaka söz) dayanarak bilmiyormuş gibi söyleme sanatıdır. Sanatçı gerçek sebebi hayali ve güzel bir nedene bağlar.
 
Örnek:
Ey Şuh! Nedima ile bir seyrin işittik.
Tenhaca varıp Göksu'ya işret var içinde (İşret yiyip içme)
Şair Nedim. Göksu'da sevgilisiyle yiyip içtiğini, eğlendiğini bildiği halde bilmiyormuş gibi görünerek Tecahül-i Arif sanatını yapmaktadır.
 
4. HÜSN-İ TALİL
Örnekler:
Güzel şeyler düşünelim diye
Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Ağaçların yeşil oluşu, doğal bir olgudur. Ancak bu dizelerde şair, ağaçların yeşil oluşunu insanlara güzel şeyler düşündürmesi nedenine bağlamıştır.
 
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden/
Birçok senler geçti dönen yok seferinden
 Ölenlerin dünyaya dönmeyişini yerlerinden memnun olmalarına bağlıyor)
 
5. TEZAT (ZITLIK, KARŞITLIK)
 
Anlamı güçlendirmek için karşıt kavramların özellikleri bir arada kullanılır. Zıt kavramlardan birinin gerçek, diğerinin ise mecaz anlamda kullanılmaktır.
 
Örnek:
Neden böyle düşman görünürsünüz
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Şair bu dizelerde "dost" ve "düşman" karşıt sözcüklerini bir arada kullanarak anlamı daha da güçlendirmiş: böylece "tezat" sanatı yapılmıştır.
 
6. LEFF -Ü NEŞR (AÇMA VE YAYMA)
 
Birkaç şeyi söyledikten sonra, onlarla ilgili kavramları bir cümle ya da manzumede belli düzenlerle sıra gözeterek anlatma sanatıdır. Kısacası, dizelerde ya da yazıda bir tür söz simetrisi yapmaktır.
 
Örnek:
Bahçıvan güller ekmiş
Dikeniyle bahçeye
 
Burada bahçıvan 2. dizedeki bahçe ile ilgilidir.
Gül sözcüğü de 2. dizedeki diken ile ilgilidir.
Dolayısıyla bir leff-ü neşr sanatı yapılmıştır.
 
7. TELMİH (Çağrışım, anıştırma)
Herkesçe bilinen geçmişteki bir olayı, efsaneyi, çağrıştırma, anımsatma sanatıdır. Bi sözün telmih olduğunu anlayabilmek için, çağrıştırılan olay, durum ve kişi hakkında bir bilgiye sahip olmalıyız.
 
Örnek:
Vefasız Aslı'ya yol gösteren bu
Kerem'in sazına cevap veren bu
Kuruyan gözlere yaş gösteren bu
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi
 
Bu dörtlükte şair, "Aslı ve Kerem" sözleriyle ünlü "Kerem ve Aslı" adlı aşk hikayesini çağrıştırmaktadır.
 
8. MÜBALAĞA (Abartma)
Bir varlığı, olayı ya da düşünceyi olduğundan daha büyük (ya da küçük) gösterme sanatıdır. Mübalağa, günlük yaşamda sıkça başvurulan bir anlatım yoludur. Mizah (gülmece) yazarları, insanları kusurlu yanlarını belli bir abartma ölçüsüyle ortaya koyarlar.
 
Örnek:
Sekizimiz odun çeker
Dokuzumuz ateş yakar
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz.
 
Kaygusuz Abdal'ın bu dörtlüğünde, sekiz kişinin ateş yakmasına karşın kazın pişmeyişi abartmalı bir biçimde anlatılarak mübalağa sanatı yapılmaktadır.
 
9. TEKRİR (TEKRAR, YİNELEME)
Söze güç kazandırmak için, belli sözcüklerin düzyazıda ya da şiirde yineleme sanatıdır.
 
Örnek:
Vur, aşkın ve Hak'kın zaferi için
Vur, senden bak dünya bunu istiyor;
 
Bu dizelerde, "Vur" sözcükleri yinelenerek "vurmak" eylemi anlamca güçlendirilmiş, tekrir sanatı yapılmıştır.
 
10. NİDA (SESLEME)
Söze söyleyişle (nazım ve nesirde) coşku katmak için ünlem görevli sözcükleri sıkça kullanmaktır. İlk bakışta tekrir sanatına benziyor. İşlevsel olarak tamamen farklıdır. Nida ya yalnız ünlem ve seslenme sözcükleri kullanır. Tekrir de ise her sözcük kullanılabilir.
 
Örnek:
Sen ey Kars'lar, Antep'ler, Erzurum'lar, Maraş'lar
Dördünden bir ikisi şehit düşen kardaşlar
Ey zeybekler, seymenler, dadaşlar diyarı hey!
 
11. İSTİFHAM (SORU SANATI)
Duygu ve düşüncelerin daha etkili olabilmesi için soru biçiminde anlatımdan yararlanma sanatıdır. Amaç soru sormak değil, okuyucunun dikkatini devamlı kılmaktır. İlk bakışta tecahül-i Arif sanatına benzerse de birbirinden apayrı sanattır.
 
Örnek:
Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı
 
Benim de mi düşüncelerim olacaktı
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
 
12. RÜCU (CAYMA, VAZGEÇME)
 
Önceden söylenen sözden cayma ya da birbiriyle çelişir görünen düşünceleri ileri sürmektir. Rücu sanatına önceki söylenenlerden vazgeçmek anlamı yoktur, tersine önceki söylenenleri geliştirme amacı vardır.
 
Örnek:
Erbab-ı teşaür çoğalıp şair azaldı
Yok öyle değil şairin ancak adı kaldı
(Erbab-ı Teşaür Şiirle uğraşanlar)
Ferda senin, dedim beni alkışladın
Senin değil ferda sana vediadır. (emanet)
 
13. TERDİD (BEKLENMEZLİK)
Bir olayı, bir düşünceyi beklenmedik bir biçimde sonuçlandırarak okuyucuyu şaşırtmayı amaçlayan bir sanattır.
 
Örnek:
Dişin mi ağrıyor?
Çek kurtul
Başınmı ağrıyor?
Bir çeyreğe iki aspirin
Verem misin?
Üzülme onunda çaresi var
Ölür gidersin!
 
14. KAT'I (KESİŞ)
Anlamın daha da etkili olması için sözü yarıda kesme sanatıdır.
 
Örnek:
Gün, öylesine güzel ki!
Öylesine güzel ki dünya
Yaşadıkça
Akşam öylesine güzel ki!
Öylesine güzel ki akşamda ay
Ayda kadın…
 
15. SEHL-İ MÜMTENİ
İlk bakışta kolay gibi görünen, ama benzeri söylenmeye çalıştığı zaman ne kadar güç olduğu anlaşılan yalın anlatımlara denir.
 
Örnek:
Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm
Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
 
16. AKİS
Cümle ya da dizedeki söz sırasının bir öncekinin tersi olarak düzenlenip tekrarlama sanatıdır.
 
Örnek:
Yaşamak için yemeli
Yemek için yaşamamalı
 
İzmrin denizi kız, kızı deniz
Sokakları hem kız, hem deniz kokar…

Ekleyen : dersimiz.com